Arnavutluk’un İşkodra şehrinde doğdu. Nâsırüddin el-Elbânî’nin babası Nuh Necâti dinî eğitimini İstanbul’da tamamlamış bir âlimdi. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ahmed Zogu’nun 1924 yılından itibaren ülkenin kontrolünü tamamen ele geçirip müslümanlara baskı yapmaya başlamasından sonra ailesiyle birlikte Şam’a göç etti. Nâsırüddin temel eğitimini ailesinden aldı ve ilk öğrenimini Şam’da tamamladı. Babasından Kur’an, sarf, nahiv, belâgat gibi ilimleri, Şam’ın tanınmış âlimlerinden Muhammed Saîd el-Burhânî’den fıkıh okudu ve fasih Arapça’yı öğrendi. Muhammed Behcet el-Baytâr’ın derslerine devam etti. Bir ara ticaretle meşgul oldu, babasının mesleği olan saat tamirciliği yaptı, boş kalan zamanlarında da kitap okumaya çalıştı. Yirmi yaşlarında iken, M. Reşîd Rızâ’nın çıkardığı Mecelletü’l-Menâr’da okuduğu bazı yazılar kendisini Selefî anlayışı benimsemeye ve hadis ilmiyle meşgul olmaya yöneltti.
Elbânî, Dârü’l-kütübi’z-Zâhiriyye’deki nâdir hadis yazmalarını inceledi. Geleneksel rivayet metodu olan icâzetin gerekliliğine inanmamakla birlikte Muhammed Râgıb et-Tabbâh’tan hadis rivayeti için icâzet de aldı. Başta Fihrisü’l-maḫṭûṭâti’ẓ-Ẓâhiriyye fî ilmi’l-ḥadîs̱ olmak üzere (Dımaşk 1970) değişik konularda yazma eser fihristleri hazırladı. Bazı özel kütüphanelerdeki yazmalara da işaret edip ilim dünyasının haberdar olmadığı pek çok yazma eseri ortaya çıkardı. Ayrıca talebelere haftada iki gün ders vererek Buhârî, İbn Hacer el-Askalânî, İbn Kayyim el-Cevziyye, Sıddîk Hasan Han, Ahmed Muhammed Şâkir, Nevevî, Münzirî ve İbn Dakīkul‘îd’in bazı eserlerini okuttu. 1961-1963 yıllarında Medine’de el-Câmiatü’l-İslâmiyye’de ders verdi. Dımaşk’a döndükten sonra ilmî çalışmalarına devam etti. Muhammed Züheyr eş-Şâvîş, Muhammed İbrâhim Şakrâ, Ömer Süleyman el-Eşkar, Abdurrahman Abdülhâliḳ, Mahmûd Mehdî el-İstanbûlî, Hayreddin Vanlî, Hamdî Abdülmecîd es-Silefî’nin de aralarında bulunduğu pek çok kimse onun tetkik ve tenkit yöntemini benimsedi. Muhammed Meczûb et-Tartûsî, Abdülkādir el-Arnaût, Şuayb el-Arnaût, Abdurrahman el-Bânî ve İsâm el-Attâr gibi muhakkikler de onun metodundan faydalandı.
Devamı için tıklayınız..